18 Kasım 2010 Perşembe

Balneoloji ve Turba Çamuru

Balneoloji, kelime olarak, banyo ilmi veya bilim dalına tekabül etmektedir. Balneoterapi ise banyoların, peloidlerin (çamurların) ve diğer doğal maddelerin tek başına veya birbirleri ile beraber hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde kullanılmasıdır. Peloid kavramı ise vücuda uygulanan bir maddenin çamurunu ifade etmektedir. Bilinen peloidler turba çamuru, göl veya deniz çamurları ve bitkisel maddeler içermektedir.

Balneoterapi, sentetik ilaçların yan etkileri nedeni ile farmakolojik çözümün yerine birçok hastalıkta tercih edilmektedir. Balneoterapi ile peloidterapinin birleştirilmesi ve bunların içeriklerinin perkütan (deri içine) nüfuzu, kronik olarak yıkıcı olan hastalıkların tedavisi bakımından, hem ağız yolu ile alınan hem de enjekte edilebilir formdaki farmakolojik ilaçların uzun sürede yapamadığı etkiyi gerçekleştirerek mükemmel bir iyileştirme sağlamaktadır.

Balneoterapik ürünler doğrudan ve dolaylı biçimde vücuda uygulanmaktadır. Balneoterapinin doğrudan aksiyonu vücut üzerinde termal etkiler kadar hidrostatik basınç, kaldırma kuvveti, viskozite ve sürtünme kuvveti gibi suyun fiziksel hareketleri ile kimyasal etkileri ve kullanılan maddenin perkütan nüfuzu gibi farmakolojik etkilerini kapsamaktadır. Bu maddeler karbondioksit, hidrojen sülfür gibi inorganik maddeler olduğu gibi turba ve mineral içeren çamurlar da olabilmektedir. Özellikle, turba çamurlar Avrupa’da geleneksel olarak uygulanmaktadır. Bu uygulamalar, vücudun biyolojik saati ve günlük ritmik dönemlerine verilen tedavi süresince egzersiz, su sporları, buhar banyoları, klimatoterapi (hava değişimi ile tedavi), fizik tedavi ve farmakoterapi ile birlikte kullanılmaktadır.

Balneoterapinin dolaylı aksiyonu elementlere iklimsel maruz kalma gibi terapatik uyarımın tekrarlanan uygulamasından, çevredeki değişimlerden kaynaklanan sosyal ve fizyolojik etkilerden meydana gelmektedir. Bu elementler, sinir sisteminin, endokrin (iç salgı bezleri) sisteminin, bağışıklık sisteminin sıra dışı bir durumunda kompleks bir uyarıcı olarak hareket etmektedir. Terapatik uyarımların sonucu, etkilenime ve kapasitenin, adaptasyonun, kendi kendine iyileşme potansiyelinin gelişimine neden olan vücut ile bir reaktif tepki oluşmaktadır. Diğer bir deyişle, balneoterapi vücut sistemlerinin ve ritimlerinin üzerinde bir normalleşme etkisine sahiptir.

Banyo ürünlerinin birinci etkisi deri içinde yer almasıdır. Örneğin, hidrojen sülfür oksijen radikallerini yakalayan bir tuzak gibi hareket etmektedir. Bu hareket, iltihabı azaltmak için işlev görmektedir. Bu işlevin ise bağışıklığın harekete geçmesinde ve iltihaplanmanın modülasyonunda önemli rol oynayan Langerhans hücreleri üzerinde kükürdün etkisinden geldiği şeklinde düşünülmektedir. Derinin tepkileri (response), bu yönü ile, fonksiyonları harekete geçiren nakil yardımcısı olarak hareket etmektedir. Kükürt içeren turba banyoları romatizma ve benzeri hastalıklarda ağrı giderici ve iyileştirici etki göstermektedir. Etkilerin bir nedeni de turbanın termal radyasyonla birlikte hareketinden kaynaklanan Langerhans hücre aktivitesindeki azalma olabilmektedir.

Turba, süngerimsi su taşıma kapasitesini ve hem sıcağı hem de soğuğu muhafaza etme kabiliyetini barındıran küçük gözenekli bir yapıya sahiptir. Uygulandığı zaman, turba, özellikle terapatik banyolarda istenilen sıcaklıkta bir yükselme veya düşme farkı üretmektedir. Bir turba banyosu nöromüsküleri (siniri ve kası), endokrinolojiği (iç salgı bezlerini), kesafetine bağlı olarak akciğerdeki ve böbrekteki kanı etkilemektedir.

Turbanın doku genleşmesi, metabolizma ve bağışıklık uyarılmasında ciddi belgelenmiş etkileri vardır. Şayet sıcaklıkta düşme veya artma farkı, artan kaldırma kuvveti, banyo esnasında ısı kaybının önlenmesi ve turbanın kimyasal/farmakolojik pozitif etkileri düşünülüyorsa turba banyosu su banyosuna tercih edilmelidir.

Humik asit ve fulvik asit gibi humik maddeler içeren turbanın deriden geçme kabiliyeti vardır. Turbanın deriye nüfuzu ve hareketi plasebo (ilaç olarak verilen tesirsiz madde), su ve Doppler ultra-ses ölçümü yapılmış pat banyosu (jakuzi) ile kıyaslanarak tespit edilmiştir. Banyo terapisinden sonra rahim ağzında sirkülasyonu ölçen bir çalışma; sadece turba banyosunun, sürekli damar genişlemesinin ve sirkülasyonun fizyolojik etkiyi başardığını göstermiştir. Bu etki tedaviden saatlerce sonra sona ermiştir. Turba maddelerinin (hümik maddelerin) deriye nüfuzu saç foliküllerinden ve apokrin bezlerinden (özellikle genital, perianal ve aksillar bölgelerde bulunan değişikliğe uğramış durumdaki ter bezlerinden) difüzyon ve kısmî pinositoz (hücreler tarafından sıvının emilmesi) vasıtası ile içeriye doğru girdiği düşünülmektedir.

Tıbbî uygulamalarda turbanın fonksiyonları, birkaç tane örnek vermek gerekirse, anti-mikrobiyal, anti-viral, anti-inflammatuar (iltihap önleyici) ve anti-neoplastik (tümör-kanser önleyici) olarak ifade edilmektedir. Turbanın insanlardaki ve hayvanlardaki birçok biyokimyasal etkileri belgelenmiştir. Bunlar protein sentezinin artması, östrojenin uyarılması, araşidonik asit (membranda bulunur ve fosfolipidlerin % 5-15' inden sorumludur. Yumurta ve kabuklu deniz hayvanlarında bulunmaktadır) azaltılması ve lökotrienler, prostaglandinler ile tromboksanlar gibi iltihap yapıcı medyatörlerin engellenmesini içermektedir. Biyolojik aktivite kükürtlü bileşikler, magnezyum, mangan, demir ve hümik asit gibi turba içeriklerine atfedilmektedir.

Turba çamuru, flora (bitki) ve fauna (hayvan) ürünlerinin çürümesi ile meydana gelen doğadaki “canlı” bir maddedir. Tedavi edici etkisi çamurun biyolojik, termal, kimyasal ve mekanik hareketi ile sağlanmaktadır.

Çamur uygulaması, deri için önemli olan mineralleri elde etmek için ve erken yaşlanma ile kırışıklıklarla mücadelede yardımcı olmak için kullanılmaktadır. Kasları gevşetmektedir. İltihap giderici etkiye sahiptir. Kronik deri bozukluklarını azaltmada yardımcı olmaktadır. Çamur iz element olan bakır, silika, demir, molibden ve çinko gibi mineraller sayesinde deriye faydalı etkileri vardır. Derinin elastikiyetini arttırmaktadır. Derinin doğal renk tonunu bulmasına yardımcı olmaktadır. Bağ dokusunu güçlendirmektedir. Ayrıca, selüliti dağıtıcı bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Hasarlaşan yüzey üzerine uygulandığı zaman iltihap ve ağrının etkisini azaltmaktadır. Çamur bilinen en iyi temizleyicidir. Zira kan dolaşımını arttırdığından dolayı toksinleri sistemden uzaklaştırmaktadır.

Çamurun gerek güzellik ve gerekse tıbbi alanda binlerce yıldır kullanıldığı bilinmektedir. Doğal tedavide en iyi onarıcı madde olarak kullanılmaktadır. Vücut üzerinde bir hayli etkiye sahip doğal elementlerden biridir. Vücut yaşlandıkça kendi kendine mineral üretemez ve mineral seviyesi düşer. Su ve gıdanın dışında kaynaklara ihtiyaç vardır. Çamurun en önemli özelliği nemi uzun süre tutmasıdır. Çamur, vücudu stresten korumak, güzel bir cilt sağlamak ve önemli mineralleri deri yüzeyinde toplamak için uzun zamandır uygulanmaktadır. Vücuda tatbik edildiğinde vücudun ısısını emerek soğumasına sebebiyet vermektedir. Bölgenin iltihaplanmasını azaltmaktadır. Ayrıca sirkülâsyonu (kan devir-daimini), yabancı madde emilimini ve bertarafını sağlamaktadır.

Çamur, güzellik bakımının yeni bir şeklidir. Birçok insan çamur tedavisine âşina değildir. Fakat kısaca şunu söyleyebiliriz ki çamur tedavisi güzellik bakımlarının son modern halidir. Çamur doğal nem içermesi nedeni ile çok iyi bir güzellik yardımcısıdır. Ayrıca, çamur birçok hastalığın tedavisinde de kullanılmaktadır. Çamur kan toplanmasını engeller ve kanı aktif hale geçirir. Ayrıca, deriyi tekrar canlandırmanın çok mühim bir şeklidir. Genel görünüşü düzeltir ve yumuşak hissetmeyi arttırır. Çamur uygulanması boyunca;

  • Dokular ve hücreler, büyük miktarda oksijen ve besleyici ile desteklenmektedir.
  • Metabolik işlemler uyarılmakta ve zararlı maddeler vücuttan atılmaktadır.
  • Hormonsal hareket ve bağışıklık sistemi aktif hale getirilmektedir.

Çamurun diğer faydaları

  • Soğuk su paketlerinden daha uzun süre nem tutar.
  • Çamurdaki soğuk nem derinin gözeneklerini serbest bırakır, kanı yüzeye çeker.
  • Akneyi önler ve onarır.
  • İlaç olmadığı için herhangi bir yan etkisi yoktur.
  • Uygun deri pH’ını sağlar.
  • İçindeki hümik asit nedeni ile doğal hormon dengesini sağlar.
  • Yıpranmış üst deriye ovma etkisi ile yüzeyin pul pul dökülmesini sağlayarak pürüzsüz ve genç bir deri hazırlar.
  • İltihap gidericidir.
  • Yaşlılık görünümünü giderir (anti-aging).
  • Sağlıklı deriyi yeniler.
  • Deri yüzeyindeki zehirli maddeleri yok eder (detoks yapar).
  • Derinin normal rengini sağlar (toning).
  • Derinin daha hafif hissedilmesini sağlar.
  • Temizleme özelliği, ölü hücreleri yeniler, cildi sıkılaştırır.
  • Doğal olarak herhangi bir zararı yoktur. Fakat aşağıdaki problemlere sahip insanlar çamur tedavisinden uzak durmalıdırlar:

Çamur aşağıdaki konularda önemle tavsiye edilebilir:

  • Hareket/iskelet sistemi bozuklukları (artritis, poliartritis, travmanın etkilerinden sonra, osteokondrosis, radikulitis).
  • Çevresel ve merkezi sistem ile solunum sistemi bozuklukları.
  • Çamurun alerjik etkisi gözlenmemiştir. Çamur uygulaması akut iltihaplara, kanamalı organ bozukluklarına, tüberküloza, tümörlere ve kronik enfeksiyonlara uygulanmamalıdır.